Mahvolmuş Kedi Kral #4

Hikaye, Kedi Kral, Vampir

Mahvolmuş Kedi Kral #4

                                                                                                                                                                            Detaylar

 Uyandığımda çoktan sabah olmuştu. Odanın içini çok güzel bir koku kaplamıştı. Yataktan kalkıp mutfağa gittiğimde masa dünkü akşam yemeğindeki gibi çok güzel görünüyordu.

  -Günaydın uykucu.

  -Günaydın Elanora Hanım.

  -Senin uyanmanı bekliyordum. Elini yüzünü yıka da gel. Hadi!

 Banyoya doğru yöneldim. Hala dünün şokunu atlatabilmiş değildim fakat en azından kötü biri olmadığını düşünmeye başlamıştım. Yüzümü yıkayıp kendime geldiğimde ellerimin normal olduğunu fark etmiştim. Adadaki gibi kıllar falan yoktu ve elbette kuyruk da. Hayal mi görmüştüm acaba. Hayır, kuyruğumun olduğuna ve tüyle kaplı olduğuma emindim. Peki ne olmuştu, nasıl eski halime dönebilmiştim? Açıkçası zerre fikrim yoktu. Bu şatoya geldiğimden beri her şey daha da garipleşmişti zaten. Bir boyut atlayışı sonrasında ise bir vampir, daha başıma ne gelecek kim bilir. Bunları bir kenara koyup mutfağa geri döndüm. Yumurtalar çoktan kaynatılmıştı, reçeller, peynirler, zeytinler, pastırmalar ve daha niceleri. Sofrada bir kuş sütü eksik tabiri tam olarak uyuyordu buna. Dayanamayarak yumuldum hemen. Buna sevinmiş olacak ki Elanora Hanım şunları söyledi.

  -Nasıl, yemekleri beğendin mi? Özel olarak değerli misafirim için yaptım. Seni ilk gördüğümde “Evet sonunda beni kurtaracak o kişi geldi.” diye düşünmüştüm ve buna binaen istemeyerek gülümsemiştim. Kafanda binbir soru döndüğüne eminim. Hepsini tek tek açıklayacağım. Buraya ilk geldiğinde baya şaşkındın. Unuttuysan eğer üzerin kıllar ile kaplıydı. Şimdilik onları bastırman için bir şeyler yaptım.

 Bunları söylerken ben hala yemeye devam ediyordum. Tüylerden bahsedince biraz irkildim. Yani rüya görmemiştim, gerçekten de tüyle kaplanmıştım. Peki ne sebep olmuştu o kadar kıllı bir şeye dönüşmeme? Kafamdan bunlar geçerken o düşüncelerimi okur gibi söze başladı.

  -Şaşırdın mı? Biraz şaşırmalısın. Senin nereden geldiğini, nasıl buraya geldiğini, yolda neler ile karşılaştığını biliyorum. Benim babam da boyutlar arası suçluları yakalardı. Altı yaşımdan beri onunla birlikte eğitim görüp seyahat ettim. Vampirler hızlı olgunlaşırlar ve yaşımıza göre fazla güçlüyüzdür. Büyük ihtimalle o yaşlarda senin şu anki gücüne eş değer gücüm vardı, belki daha fazla. Her neyse, bundan bir yıl önce yine bir suçluyu yakalamak için görev almıştık. Suçlunun ne taşıdığını söylemediler. Açıkçası pek de merak etmiyordum. Benim için bu süreçte yaşanan heyecan daha önemliydi. Suçluyu köşeye kıstırdığımızda elinde taşıdığı çantadan garip bir şey çıkardı. Mermisi gözükmüyordu ama silah olduğu su götürmezdi. Hiç düşünmeden babama doğrultup ateş etti. Silahtan ışığa benzer bir şey çıkıp babama isabet etti. Fakat hiçbir şey olmamıştı. Babam bunun üzerine hemen doğrulup silahı almak için hamle yaptı. Ardından da suçluyu yakaladı. Ben hala olayın şokundaydım.

 (Bir dakika bu beni vuran silaha çok benziyor.)

  -Birkaç gün geçmedi ki babam ağır bir şekilde hastalandı. Hemen doktorlara, sizin deyimiz ile hekimlere, gittim. Fakat hiçbir sonuç alamadım ve babamı üç gün sonra kaybettim. Sonradan araştırdığımda silahın bir tür mistik yaratık öldürme aracı olduğunu öğrendim. İnsanların üzerinde hiçbir etkisi yoktu fakat bize gelince tedavisi olmayan ölümcül bir hastalıkla hayatımızı yok ediyordu. Bu yüzden sana ilk ateş ettiğinde hiçbir şey olmadı çünkü o zamanlar insandın, şimdikinin aksine.

 Bu sırada yemeğimi bitirmiştim. Pür dikkat dinlemeye başladım. O da bunu fark etmiş olmalı ki heyecanını bastırmadan anlatmaya başladı:

  -Seni uzun zamandır izliyorum. Yaptıklarını, gördüklerini, yediklerini, kısacası her şeyini gördüm ve duydum.

 (Bir dakika her şeyimi mi?)

  -Elbette o silah tarafından vurulmanı da. Açıkçası ne zaman boyutlar arası seyahate gideceksin diye düşünürken fırsat ayağıma gelmişti. Üstüne bir de o yarığa iyice yaklaşman benim için bulunmaz fırsattı. Yarığa kapıldığında sivri kulaklı bir şeyle karşılaşmışsındır kesin.

  -Evet.

  -O benim yardımcım fakat beklenmedik bazı şeyler oldu.

  -Ne gibi mesela?

  -Şey, boyutlar arasında sana sadece yol göstermesi gerekirken birazcık yanlışlıkla seni çizmiş olabilir ve senin kediye dönüşmene sebep olmuş olabilir.

  -Kedi mi?

  -Evet, aynı onun gibi ama daha insanımsısın. Ben de ilk kez böyle bir şey ile karşılaşıyorum. Elbette bunu bastırmanın yolu var. İçindeki enerjiyi boşalttığım sürece insan halinde kalabilirsin.

  -Peki onu nasıl yapacaksın?

  Bunu söylediğimde dili ile ağzının kenarını yalayıp bana yiyecek bir şeymiş gibi bakmaya başladı.

  -Bilirsin vampirlerin kana ihtiyacı vardır.

  -…

  -Ve sendeki kan şu an benim için bulunmaz bir şey. Enerji dolu ve sulu. Kediye dönüşmeni kontrol altına almayı öğrenene kadar bu şekilde yapacağız.

  -BİR DAKİKA UYKUMDA KANIMI MI EMDİN?

  -Hey sakinleş biraz. Kötü bir şey yapmışım gibi geliyor kulağa.

  -Zaten kötü değil mi?

  -Hey hey merak etme. Sıkı çalışma ile birkaç aya kontrol edebilirsin bu yeni güçlerini, ondan sonra emmeyeceğim söz. Ama o zamana kadar ses çıkarmak yok.

 İstemeyerek de olsa evet demek zorunda kaldım. Açıkçası kimsenin beni kıllı bir yaratık olarak görmesini istemezdim.

  -Bu arada bir dahaki sefere o tür silahlara karşı çok dikkatli ol. Artık bir insan değilsin, mistik bir yaratıksın.

 Bu sırada kapıdan bir şey geldi.

  -Antoni neler getirdin bakalım bana.

 Bu benim geçitte gördüğüm şeydi, şey, heh kedi. Ama bir sorun vardı. Bu konuşuyordu.

  -Konuşuyor mu? Bir dakika yoksa… Antoni’ye nasılsın diye sorsana.

  -N-Nasılsın Antoni?

  - “İyiyim Hanımıma istediği belgeleri getirdim, seni de iyi gördüğüme sevindim. Başına birkaç olay açmış olabilirim. Üzgünüm.” böyle dedi.

  -YOK ARTIK. Bu muazzam bir şey. Kediler ile konuşabilme yeteneği kazanmışsın.

  -Bu iyi bir şey mi?

  -Ne demek iyi bir şey mi? Bu muazzam bir şey. Böyle bir şey tarih boyunca görülmedi. Böyle bir şey nasıl olabilir ki? İlk kez bir insanın hayvanlarla konuşmasına şahit oluyorum. Şu seni ve babamı vuran silahı iyice incelemem gerek. Eminim ki bunun altında onun parmağı var. En başta kediye dönüşmene de anlam verememiştim. Fakat şu an basitçe düşünürsek bu silah insanlara karşı kullanılırsa bir şey etki edinceye kadar pasif, bir şey etki ettikten sonra ise aktif hale geliyor. Aynı şekilde mistik bir şeye karşı kullanılırsa tam zıttı cereyan ediyor. Düşündüm de o silahla babam vurulduktan sonraki gün babamı bir canavar hafif de olsa yaralamıştı. Hala kesin bir sonuca varamayız ama akla en yatkın cevap bu şu an.

  -Haaa. Anlıyorum.

  -Şimdilik seni de incelemeliyim. Bu arada yeteneğine de yaraşır bir isim bulmamız lazım sana. Mesela benimki Vampirlerin Kara Prensesi. Hmm, kedilerle konuşabiliyorsun değil mi? Ayrıca ismin Neko. Ne anlama geldiğini biliyor musun?

  -Hayır.

  -Buradaki ülkelerden birinin dilinde kedi demektir. Biz burada kedi derken orada neko derler. O halde karar verildi senin lakabın Kedi Kral bundan sonra.

 Bu sözler dün gibi hala aklımda. Ahhhh. O günden sonra benle fazlaca ilgilendi. Elbette kanımı da birçok kez emdi. Aradan bir yıl kadar geçti, ben güçlerimi kontrol edebiliyor hale gelmiştim. O ise sanki bin kat güzelleşmişti. Onunla geçirdiğim her dakika ona daha çok bağlanmıştım. Bir ara onsuz olsam ne yaparım diye düşünmeye bile başladım. Nafile sorular…

 Bir süre sonra ilk görevimize çıkmıştık. İlk görev, ilk görevdi olmasına ama…

 

Files